‘’MÜSLÜMANLARIN TACINDAKİ İNCİ”

29 Ağustos 2025

Meslekten öte bir yaşam biçimidir gazetecilik. Herkesin kaçtığı yöne doğru koşmak, bir kare
fotoğraf ya da haberle hayatları değiştirmek, en çok da başkasına, insanlığa ses olmaktır.
Vicdan yükü ağırdır… Tanıklık ettiği acılar gün gelir kendi yaşamından vazgeçmeye götürür
insanı. “Akbaba ve küçük çocuk” fotoğrafını çektikten sonra intihar eden Kevin Carter’ı bu
yüzden unutmuyoruz belki de…


Son günlerde hepimizin zihninde Enes el-Şerif ve birlikte katledildiği gazeteci
meslektaşlarımız var. Ve ne yazık ki unutmayacağımız gazeteciler listesi ne yazık ki uzuyor.
Gazze’de kadın, çocuk demeden soykırım yapan İsrail her gün yeni bir savaş suçuna daha
imza atıyor.


Katil İsrail, baskılanan batı medyasının duymadığı Gazze’nin sesini, yaşanan vahşeti dünyaya
duyurmaya çalışan gazetecileri yakın zamanda daha da çok hedef aldı. Bu ilk değil üstelik.
Gazetecileri Koruma Komitesi saldırıların sistematik hale geldiği 2023 Ekim’den bu yana 186
gazetecinin öldürüldüğünü duyurduktan sonra 60 gazeteci daha öldürüldü. İsrail’in
düzenlediği son saldırılar tam bir suikast. Daha önce defalarca tehdit edilen Enes el-Şerif ve
arkadaşları görev yaptıkları çadırda bile isteye katledildi.


Şerif vasiyeti ile bize, İslam dünyasına, vicdanı olan herkese çok ağır bir emanet bıraktı.
İlkelerinden taviz vermediği, ülkesinin acısını dünyaya duyurmaya çalıştığı için öldürüldü.
Uğruna öldüğü “Müslümanların tacındaki inci” dediği Filistin davasını bize emanet ederek,
unutulmamayı dileyerek… İsrail’in ölüm tehditleri sonrası, Gazze’den gidip gitmeyeceği
sorulduğunda “Ben buradan ancak cennete giderim.” diyordu. İnancımız o ki öyle de oldu…
Şehit edilen gazetecinin oğluyla çektiği videoyu izlediniz mi bilmiyorum. 3-4 yaşındaki o
küçücük çocuk “Gazze’yi seviyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz.” diyordu. Bu, yediden yetmişe
tüm Filistinlilerin duruşu aslında.


2014 yılında Gazze’den Türkiye’ye tedavi için getirilen yaralıları karşılayan Sağlık Bakanlığı
çalışanlarından biri anlatmıştı. Sedyelerle uçaktan indirilen yaralıların ilk sorusu “Biz ne
zaman döneriz?” olmuş. “Ameliyat mı olacağım?”, “İyileşecek miyim?” değil...
“Ne zaman dönebiliriz?”


Yenişafak Gazetesindeki bu ilk yazımı şehit gazeteci Enes el-Şerif anısına kaleme alırken yine
bir acı haber daha geldi.


Katil İsrail’in Nasır Hastanesi’ne düzenlediği saldırıda şehit olan onlarca kişinin yanı sıra
gazeteci Meryem Ebu Dakka ile meslektaşlarının acı haberi ve ardından vasiyeti düştü
telefonlarımızın ekranlarına... Kaskı, ‘’Press’’ yazılı yeleği, elinde fotoğraf makinası ile bir
fotoğraf... İnsanlığın kısık sesine inat, mazlumun sesi olmak için çırpınan genç bir kadın...
Meryem Ebu Dakka’nın oğlu Gays’a bıraktığı mektubunda onurlu bir kadının dik duruşu vardı.
‘’Benim için dua et ama ağlama... Başını dik tut.’’ diyordu.

Gazze sadece Gazze değil… Gazze tüm Müslümanların, tüm insanlığın sınavı...
Son verilere göre Gazze’de 246 gazeteci ile birlikte, 18 bin 430’u çocuk olmak üzere, toplam
62 bin 686 sivil hayatını kaybetti. Söz konusu insan olunca, sayılar da anlamını yitiriyor.
En temel hak olan yaşam hakkı elinden alınan farklı yaşlarda 18 bin 430 çocuk... Her 45
dakikada bir çocuk ölüyor Gazze’de. Bombaların, silahların hedef aldığı insanlardan geride
kalanlar ise kıtlık ile mücadele ediyor. Gazze’deki kıyım, katliam ne yazık ki tek bir yazıya
sığmıyor, sığamıyor...


Sayın Emine Erdoğan’ın Melania Trump’a geçtiğimiz günlerde gönderdiği mektupta ifade
ettiği ‘’...Savaşta hayatını kaybeden 648 Ukraynalı çocuk için gösterdiğiniz bu önemli
hassasiyetinizi daha güçlü bir şekilde, 2 sene içerisinde 18 bini çocuk olan 62 bin masum
sivilin zalimce katledildiği Gazze için de göstereceğinize inanıyorum.’’ sözleri gerçekliği bir kez
daha gözler önüne seriyor.


Ne gazeteci Enes el-Şerif’i, ne Meryem Ebu Dakka’yı, ne aldığı yardımları ailesine götürürken
keskin nişancılarca hedef alınan çocukları ne de soykırımı dünyaya duyurmak için canından
olan aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’yi unutacağız! Müslümanların Tacındaki İnci Gazze’yi
konuşmadığımız, yazmadığımız her bir gün, insanlık için de bir kayıptır.

Ayşe Keşir
akesir@gmail.com

 

Yenişafak Gazetesi